Aramayı bırakmak…

                                                                          Resim Tuğkan Şengül  
Hayatımızda bir şeyin yokluğunu hissettiğimizde onu aramaya başlarız. Aramaya başladığımızda evrene o şeyin yokluğu mesajını veririz. Evrende her düşüncemiz kayda alınır. Aklımızdan geçen her düşünce, ağzımızdan çıkan her kelimenin evrende bir yaptırım gücü var. Evren tüm mesajları emir olarak görür ve onaylar, ‘yoksa yok olmaya devam, o yokluğunu istiyor,  öyleyse kabul ’der. Galakside yıldızlar bir araya gelip yazarlar ‘onun parası yok, bunun hayat arkadaşı yok, şunun istediği gibi bir işi yok…’ vesaire. Yıldızlarla yazılmış emirlerimizden habersiz aramaya devam ederiz. Verdiğimiz yokluk emrinden her varlığın haberi olur, bu emri yerine getirmek için çalışır, bi tek bizim haberimiz olmaz… Ne ironik değil mi?
Olmayan birşeyi aramaya devam ederiz, yok, yok, hiç biryerde yok. Yaratmadık ki olsun. Tanrı nasıl ‘ol’ dedi de insan olduysa biz de ‘ol’ demeden hiçbirşey olmuyor işte. Bu büyük tanrısal gücümüzü hatırlamıyoruz. Mucize gibi geliyor içimizdeki güç. Ben, kendimdeki bu ihtişamlı gücü göremezsem ve buna kalpten inanmazsam kim yapacak tüm bu işleri, kim tezahür ettirecek karşımda, yokluğunu hissettiğim şeyleri?
‘Tanrı’yı, onu aramak gerekmediğini anladığınızda bulursunuz’ diyor Eckhart Tolle. Birşeyin aranması gerektiğini düşünmek,  onun yokluğu mesajını vermektir.
Aramak yerine ‘varmış gibi ‘ hissetmeyi başardığımızda ‘var’ olacak. Var olanlara odaklanıp,  yok dediklerimizi yaratmak elimizde.
Yaratıcı gücümüze güvenle, yokluk bilincini bırakma dileğiyle,
Sevgiyle,
Mine Erkan
Bu yazı Ana Sayfa kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yoruma kapalı.