Patron Kim?

Onlar patronun kim olduğunu biliyorlar. Gelecek emirleri sabırla bekliyor, söylenen herşeye itaat ediyorlar. Herhangi bir emir gelmezse, en son ne dendiyse, nasıl olmaları düşünüldüyse, öyle olmaya devam ediyorlar. Sürekli migrenim var diye sızlanıyorsa patron, onlar da migreni var etmeye devam ediyorlar. Onların işi, patronun emirlerini yerine getirmek. Sabah uyanıp ‘bugün kendimi çok iyi hissediyorum, sağlığım mükemmel’ deyip ardından bir migren krizine yakalanmazsanız. Başınız ağrıyarak uyanıyorsanız bu durum, bir önceki  gece uyumadan önceki düşüncelerinizden kaynaklanıyordur. Çünkü uykuda zihin bir süreliğine durduğu için emir vermeyi bırakır. Gece nasıl bir ruh hali ile uyuyorsak, sabah ta benzer bir durumda uyanıyoruz.
 Bizi oluşturan organlar, organları oluşturan hücreler, hücrelerin içindeki atomlar, damarlarımızda dolaşan kan… Bunların çoğu sudan oluşuyor. Suyun pozitif düşünce ve söylemlere  göre yapısının değiştiğini kanıtlayan araştırmalar yapıldı, bilim adamları bunları kabul etti, belgeseller çekildi, biz de izledik… Öğrendik ki; su, söylenen olumlu sözlere olumlu tepki veriyor, olumsuz sözlere de olumsuz.  Olumlu bir şey söylendiğinde içindeki kristal yapının hatları netleşiyor, güzelleşiyor. Olumsuz şeyler söylendiğinde ise bu yapı karmakarışık bir hal alıyor. Bu bilgiyi kabul ediyorsanız, vücudunuzla olan iletişiminizi gözden geçirmeniz iyi olur. Çünkü vücudumuzun % 70’i su’dan oluşuyor. Ne kadar ilgiliyiz vücudumuzda olan bitenlerle? Kim veriyor bu olan bitenle ilgili kararları? Patron kim?
Tüm olan bitenler bizim bilinçli, bilinçsiz söylediğimiz sözler, bilinç altımızdaki kayıtlar ve düşüncelerimizle oluşuyor. Genetik olarak nesilden nesile geçtiğine inandığınız hastalıklar varsa, zamanı gelince kapınızı çalar, aynen o aile büyüğünüz gibi hastalık sürecini yaşarsınız.
Ben genetik hastalıklara inanmıyorum, genetik biliçaltına inanıyorum. Bir örnek olarak,  eğer şeker hastalığının ruhsal sebebi hayattan yeterince tat alamamak ise ve siz de ailenizden bunu görüp hayattan tat almadan yaşıyorsanız, size asıl miras kalan budur. Şeker hastalığı bunun biyolojik yansıması. Hayattan tat almayı öğrendiğinizde hastalık sizden uzaklaşacaktır.
Sonuç olarak kendimizin sorumluluğunda olan sağlık durumumuzla ilgili doktor doktor dolaşıp çare aramak ve geçici çözümlerle vakit geçirmektense, musluğu içerden kapayıp hastalığı bırakmak  bizim elimizde.
Her birimiz bir patron olarak çalışanlarımızla yani vücudumuzun her zeresi ile daha ilgili olup, emirlerimize nasıl itaat ettiklerini anlarsak belki doktora bile gitmeden içerde çözeceğiz herşeyi. Çalışanlarla patron elele verirse başarılmayacak şey yok.
İyi bir patron olun,
Sevgiyle,
Mine Erkan
Bu yazı Ana Sayfa kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yoruma kapalı.